Cartagena Biyogüvenlik Protokolü
Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, genetik olarak değiştirilmiş organizmaların (GDO’lar) uluslararası ticareti ve taşınması sırasında biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığının korunmasını amaçlayan, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan ve 2000 yılında yürürlüğe giren uluslararası bir anlaşmadır. Protokol, özellikle gelişmekte olan ülkelerin biyogüvenlik kapasitelerini güçlendirmeyi hedefleyerek, GDO’ların sınırlar arası hareketinde risklerin yönetilmesini sağlar. Bu bağlamda, biyogüvenlik kavramı, genetik materyalin çevreye ve insan sağlığına olası olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınan önlemleri ifade eder.
Cartagena Protokolü, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin (CBD) bir tamamlayıcısı olarak geliştirilmiştir ve GDO’ların sınırlar arası hareketinde önceden bilgilendirilmiş onay (Prior Informed Consent – PIC) ilkesini temel alır. Bu ilke, bir ülkenin sınırları içine girecek GDO’lar hakkında önceden bilgilendirilmesini ve bu konuda bilinçli bir karar vermesini sağlar. Protokol, GDO’ların çevreye ve insan sağlığına olası risklerini değerlendirmek için bilimsel kriterlerin kullanılmasını zorunlu kılar ve risk yönetimi stratejilerinin geliştirilmesini teşvik eder.
Protokolün kapsamı, canlı genetik kaynakların taşınması, elleçlenmesi ve kullanımı ile sınırlıdır; özellikle tarım, gıda ve çevre alanlarında GDO’ların güvenli kullanımını düzenler. Risk değerlendirmesi, GDO’ların çevresel etkilerinin bilimsel olarak incelenmesini içerir ve bu değerlendirme sonucunda alınacak önlemler, GDO’ların serbest bırakılması veya kullanımı sırasında uygulanır. Ayrıca, protokol, acil durum prosedürlerini de kapsar; yani, GDO’ların beklenmedik olumsuz etkileri ortaya çıktığında hızlı müdahale mekanizmaları oluşturur.
Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, taraf ülkeler arasında bilgi paylaşımını kolaylaştırmak amacıyla Biyogüvenlik Bilgi Sistemini (Biosafety Clearing-House – BCH) kurmuştur. BCH, GDO’lar hakkında bilimsel veriler, risk değerlendirmeleri, düzenleyici kararlar ve diğer ilgili bilgilerin uluslararası düzeyde erişilebilir olmasını sağlar. Bu sistem, ülkelerin bilinçli kararlar almasına ve biyogüvenlik uygulamalarını geliştirmesine katkıda bulunur.
Protokolün temel ilkeleri arasında, önleyici yaklaşım, şeffaflık, uluslararası iş birliği ve tarafların sorumlulukları yer alır. Önleyici yaklaşım, bilimsel kesinlik olmadan potansiyel risklere karşı tedbir alınmasını öngörür. Şeffaflık ilkesi, tarafların GDO’lar hakkında bilgi paylaşmasını ve kamuoyunu bilgilendirmesini sağlar. Uluslararası iş birliği ise, biyogüvenlik alanında kapasite geliştirme, teknoloji transferi ve ortak çalışmaların yapılmasını teşvik eder.
Cartagena Protokolü, biyogüvenlik alanında küresel standartların oluşturulmasında önemli bir rol oynar ve GDO’ların güvenli yönetimi için yasal çerçeve sunar. Protokol, özellikle gelişmekte olan ülkelerin biyogüvenlik mevzuatlarını oluşturmasına ve uygulamasına rehberlik eder. Ayrıca, GDO’ların çevresel ve sağlık risklerinin azaltılması yoluyla sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunur.
Sonuç olarak, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, genetik olarak değiştirilmiş organizmaların uluslararası hareketliliğinde biyolojik çeşitliliğin ve insan