Skip to content Skip to footer

Minamata Sözleşmesi (Cıva)

Minamata Sözleşmesi (Cıva)

Minamata Sözleşmesi, dünya genelinde cıva ve cıva bileşiklerinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki zararlı etkilerini önlemek ve azaltmak amacıyla oluşturulmuş uluslararası bir çevre anlaşmasıdır. Adını, Japonya’nın Minamata Körfezi’nde 1950’lerde yaşanan ve cıva zehirlenmesine bağlı ciddi sağlık sorunlarıyla gündeme gelen trajik olaydan alır. Bu olay, cıvanın çevre ve insan sağlığı üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne sermiş ve küresel ölçekte cıva kirliliğinin kontrol altına alınması gerekliliğini ortaya koymuştur.

Minamata Sözleşmesi, 2013 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından kabul edilmiş ve 2017 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, cıva kullanımının ve salımının sınırlandırılması, cıva içeren ürünlerin ve proseslerin aşamalı olarak kaldırılması, cıva atıklarının güvenli yönetimi ve cıva kaynaklı kirliliğin önlenmesi gibi kapsamlı önlemleri içermektedir. Bu bağlamda, sözleşme taraf ülkelerden, cıva emisyonlarını azaltmak için ulusal eylem planları geliştirmelerini ve uygulamalarını talep eder.

Cıva, doğada bulunan ve yüksek toksisiteye sahip bir ağır metaldir. İnsan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri vardır; sinir sistemi hasarları, gelişim bozuklukları, böbrek hasarları ve bağışıklık sistemi problemleri gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, cıva çevrede birikerek biyoakümülasyon ve biyomagnifikasyon süreçleriyle besin zincirinde yoğunlaşır, bu da özellikle sucul ekosistemlerde yaşayan canlılar ve dolayısıyla insan sağlığı için büyük risk oluşturur.

Minamata Sözleşmesi kapsamında, cıva içeren ürünlerin (örneğin termometreler, diş dolguları, bataryalar, floresan lambalar) üretimi ve kullanımı kısıtlanmakta veya yasaklanmaktadır. Ayrıca, altın madenciliği gibi endüstriyel faaliyetlerde cıva kullanımının azaltılması ve alternatif teknolojilerin teşvik edilmesi hedeflenmektedir. Sözleşme, cıva emisyonlarının kontrolü için hava, su ve toprak kaynaklarının izlenmesini ve raporlanmasını da zorunlu kılar.

Atık yönetimi açısından, Minamata Sözleşmesi, cıva içeren atıkların güvenli şekilde toplanması, taşınması, depolanması ve bertaraf edilmesi için uluslararası standartlar belirler. Bu, çevre kirliliğinin önlenmesi ve insan sağlığının korunması açısından kritik öneme sahiptir. Sözleşme ayrıca, taraf ülkeler arasında teknik ve finansal işbirliğini teşvik ederek, gelişmekte olan ülkelerin cıva kirliliğiyle mücadelede kapasite geliştirmesine destek olur.

Minamata Sözleşmesi, küresel ölçekte cıva kirliliğinin azaltılması ve kontrol altına alınması için önemli bir araçtır. Sözleşmenin uygulanması, çevre koruma, kamu sağlığı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, taraf ülkelerin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmesi, cıva kaynaklı çevre ve sağlık risklerinin azaltılması açısından hayati önem taşır.

Sonuç olarak, Minamata Sözleşmesi, cıva kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü için uluslararası işbirliğini sağlayan, kapsamlı ve bağlayıcı bir çevre anlaşmasıdır. İnsan sağlığını ve ekosistemleri korumak amacıyla cıva kullanımının sınırlandırılması, emisyonların azaltılması ve atıkların güvenli yönetimi gibi kritik önlemleri içermektedir. Bu sözleşme, küresel çevre yönetimi ve sürdürü